20070505

Ahırkapı Feneri




Hem İstanbul Limanı'na giriş, hem de İstanbul Boğazı'ndan geçişlerde rota feneri durumundaki Ahırkapı Feneri.
Bu fener Osmanlılar zamanında Fransızlar'a verilen imtiyaz neticesinde 1857 yılında Fransız Fenerler İdaresi tarafından yaptırılmıştır.

Bugün hala eski güzelliğini koruyan Ahırkapı Feneri beyaz renkli ışığı ile gecenin karanlığında, yeryüzüne inmiş bir yıldız gibidir, önünde Marmara Denizi'nin engin maviliği, ardında İstanbul'un surlarını aşan kozmopolit bir yaşam...

Boğazın Marmara girişindeki Yeşilköy ve Ahırkapı fenerleri gibi, Karadeniz girişinde de Rumeli ve Şile fenerleri durmaksızın yanıp sönmektedir.

Gemilerin Karadeniz'den İstanbul Boğazı'na emniyetle giriş yapmalarını sağlamak üzere 1856 yılında Fransızlar tarafından tesis edilen Rumeli Feneri, bir yönüyle diğer bütün fenerlerden ayrılıyor. Fener kulesi içinde Sarı Saltuk Hazretleri'nin mezarının bulunduğu iddiasıyla buranın aynı zamanda bir türbe haline dönüştürülmesi Rumeli Fenerini halkın ziyaret ettiği kutsal bir mekan haline de getiriyor.

Rumeli Feneri, karşı kıyıda duran Şile fenerinden güç alarak, adını verdiği köyün doğal ve sıcak ortamı içinde Karadeniz'in deli dalgalarına baş kaldırıyor. Türbenin yanıbaşındaki çeşmeden su dolduran Rumeli feneri köylüleri, bu fenerdeki türbenin hikayesini şöyle anlatıyor: "Fenerin Fransızlar tarafından ilk inşası esnasında kule birkaç kere yıkılmış. Bu durumu gören köyün ileri gelenleri burada bir yatır olduğunu ve kulenin bu yüzden yıkıldığını söyleşmişler Fransızlara. Bunun üzerine önce türbe yapılmış, üzerine de 3 kademe şeklinde 30 metre yüksekliğinde kubbe inşa edilmiş.

Fenerin ışığının görüş mesafesi 18 mil olup, ilk inşa edildiğinde gazyağı ile çalışırken bilahare asetilen gazı kullanılır olmuş. Bugün Rumeli Feneri, gelişen teknolojinin gereği olarak elektrik enerjisi ile çalışıyor.

blog comments powered by Disqus
Bookmark and Share
 
Minima 4 coloum Blogger Template by Beloon-Online.
Simplicity Edited by Ipiet's Template